Subtotal $0.00
Göz Kapağı Hastalıkları Ve Tedavileri
Göz kapağı gözün önünü ve üzerini örten, gözü çevredeki dış etkenlerden koruyan yapıdır. Göz kapağı, göz yüzeyini temizler, nemlendirir ve korur. Ayrıca göz kapaklarımız uyurken veya parlak ışıklara karşı gözlerimizi korumak için kapanır.
Göz kapağının iç kısmı, gözün önünü kaplayan ince bir mukoza tabakası olan konjonktiva ile kaplıdır. Dış kısım ise daha kalın bir deri tabakası ile kaplıdır ve göz kapağındaki kaslarla desteklenir.
Ayrıca, göz kapağının içerisinde gözyaşı tabakasını oluşturan lipid ve müsin salgısını sağlayan yapılar (bezler) da bulunur.
Göz kapağı, mekanik olarak gözyaşının göz yüzeyinde düzgün dağılmasını da sağlamaktadır.
Göz kapaklarımız direkt olarak göz sağlığımızı ilgilendirdiği için çok önemlidir. Sağlıksız bir göz kapağı sağlıksız gözlere sebebiyet verir.
Göz kapağı hastalıkları aşağıdaki şekilde sıralanabilir;
- Kirpik Hastalıkları
- Trikiazis
- Blefarit
- Şalazyon
- Ksanthalasma
- Ektropion
- Entropion
- Pitozis
- TRİKİAZİS: Trichiasis, göz kapağının kirpiklerinin ters yönde büyümesini ifade eden bir durumdur. Bu durumda, kirpikler göz kapağı kenarına doğru büyür ve göz yüzeyine sürtünür. Bu sürtünme, gözde tahriş, kızarıklık, iltihaplanma ve hatta kornea hasarına neden olabilir.
Trichiasis, gözde rahatsızlık ve görme bozukluğuna neden olabilir.
Tedavi seçenekleri arasında kirpiklerin çekilmesi, elektrokoterizasyon (elektrikle kirpik kökünü yakma), lazer tedavisi veya cerrahi müdahale gibi yöntemler bulunur.
Tedavi seçimi, trichiasisin şiddeti, nedeni ve hastanın genel sağlık durumu gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Tedavi edilmeyen trichiasis, gözde kalıcı hasara yol açabilir, bu nedenle uygun tedavi önemlidir.
- BLEFARİT:
Göz kapaklarının kenarlarının iltihaplanmasıdır. Bu durum, göz kapağı kenarındaki kirpik köklerindeki yağ bezlerinin tıkanması, bakteriyel enfeksiyonlar, cilt hastalıkları veya göz kapaklarının hijyenine dikkat edilmemesi gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanır.
Blefaritin bulguları arasında şunlar yer alabilir:
- Göz kapaklarının kızarıklığı ve şişmesi (şalazyon)
- Göz kapaklarında kaşıntı veya yanma hissi
- Kirpik tabanında kabuklanma veya kepeklenme
- Göz kapaklarında yapışkan veya yağlı salgıların oluşması
- Kirpiklerin yapışkan olması veya göz kapaklarının birbirine yapışması
- Gözlerde sulanma veya kuruma
Blefarit genellikle kronik bir durumdur ve belirtiler zaman zaman ortaya çıkabilir veya artabilir. Tedavisi genellikle göz kapaklarının temizlenmesini, iltihaplanmanın azaltılmasını ve semptomların kontrol altına alınmasını içerir. Tedavi, göz doktorunun önerdiği göz damlaları, göz kapaklarını temizlemek için özel solüsyonlar, antibiyotik merhemler veya diğer ilaçlar kullanılarak yapılabilir. Ayrıca, düzenli göz hijyeni uygulamak ve göz kapaklarını temiz tutmak, blefaritin kontrol altına alınmasına yardımcı olur.
- ŞALAZYON:
Şalazyon, göz kapağının iç kısmında yer alan yağ bezlerinin tıkanması sonucu oluşan bir tür kist veya nodül olarak tanımlanır. Şalazyonlar genellikle göz kapağının iç kısmındaki yağ bezlerinden birinin tıkanması ve iltihaplanmasıyla başlar. Bu durum, göz kapağındaki bir yağ bezi olan Meibomian bezlerinin tıkanması sonucunda ortaya çıkar.
Şalazyon kapakta ağrılı şişlik şeklinde başlar. Birkaç gün içerisinde bu şişlik ağrısız hale gelir.
Şalazyonlar genellikle kendiliğinden geçebilir, ancak bazen tedavi gerektirebilir. Tedavi seçenekleri arasında ılık kompres uygulamak, göz kapaklarını temizlemek için özel solüsyonlar kullanmak, göz damlaları veya göz kapağı üzerine antibiyotik merhemler uygulamak gerekir. Buna rağmen şalazyon geçmiyorsa cerrahi müdahale ile boşaltılması uygun olur.
Genellikle orta yaşlı ve yaşlı kişilerde veya hiperlipidemisi olanlarda görülen, yaygın, sıklıkla iki taraflı bir durumdur. Göz kapaklarının iç kısımlarında yer alan kolesterol ve lipitten oluşan sarımsı, derialtı plaklardır. Çoğunlukla kozmetik sebeplerle tedavi edilen ve tedavide cerrahi eksizyon uygulanan bir durumdur.
Ektropion, alt göz kapağının dışa doğru dönmesidir. Ektropion genellikle yaşlılıkla birlikte görülür, çünkü yaşla birlikte cilt elastikiyetini kaybeder ve göz kapağı gevşer. Bununla birlikte, travma, cilt kanseri veya bazı enfeksiyonlar gibi diğer faktörler de ektropion gelişimine katkıda bulunabilir. Ektropion belirtileri arasında göz kızarıklığı, sulanma, kuruluk ve göz yüzeyinde enfeksiyon riskinin artması yer alabilir. Tedavi genellikle cerrahi müdahaleyi içerir, bu cerrahi ile göz kapağı yeniden konumlandırılır ve düzeltilir.
Entropion, göz kapağının içe doğru dönmesiyle karakterize edilen bir göz kapağı sorunudur. Ektropionun tam tersidir. Entropion durumunda, göz kapağı ve kirpikler göz yüzeyine doğru bükülür ve temas eder, bu da göz yüzeyine sürtünme ve tahrişe neden olabilir. Bu durum, göz kapağının içe dönmesi sonucu kirpiklerin göz yüzeyine doğru yönlendirilmesiyle ortaya çıkar. Entropion genellikle yaşla birlikte oluşur, ancak travma, inflamasyon veya doğuştan gelen yapısal sorunlar gibi faktörler de katkıda bulunabilir. Entropionun belirtileri arasında göz kızarıklığı, sulanma, batma hissi ve bulanık görme yer alır. Tedavi genellikle cerrahi müdahaleyi içerir, bu cerrahi ile göz kapağı ve kirpiklerin doğru konumlandırılması sağlanır.
"Pitozis" terimi genellikle "ptosis" olarak yazılır ve üst göz kapağında düşüklük olarak da bilinir. Ptosis, bir veya her iki göz kapağının normal konumundan aşağıda veya düşük bir konumda olması durumudur. Göz kapağı normalden daha düşük olduğunda, göz kapanışı tam olarak gerçekleşemez ve bu da görme alanını kısıtlayabilir. Ptosis, doğuştan gelen bir durum olabilir veya yaşla birlikte veya travma sonrası gelişebilir. Bu durum, göz kapağı kaslarında zayıflık veya hasar nedeniyle ortaya çıkabilir.
Ptosis, genellikle estetik kaygıların yanı sıra görme yeteneğini etkileyebilir, çünkü düşük bir göz kapağı görüşü kısıtlayabilir. Tedavi, altta yatan nedenlere bağlı olarak değişebilir. Göz kapağındaki kas zayıflığı veya hasarı onaran cerrahi müdahale, ptosis tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir.
Ptosisin çeşitleri altta yatan nedenlere bağlı olarak değişebilir, ancak genellikle şu temel kategorilere ayrılabilir:
- Konjenital Ptosis: Doğuştan gelen bir durumdur. Bu, doğum sırasında göz kapağı kaslarında veya sinirlerinde bir gelişim bozukluğundan kaynaklanabilir.
- Edinsel Ptosis: Yaşlanma, göz kapağı yaralanması, kas zayıflığı gibi nedenlerle sonradan gelişen bir durumdur.
- Nöromusküler Ptosis: Sinir sistemi veya kas hastalıklarına bağlı olarak gelişen bir durumdur. Örneğin, miyastenia gravis gibi nöromüsküler hastalıklar ptosise neden olabilir.
- Mekanik Ptosis: Göz kapağını ağırlaştıran veya çeken bir mekanik nedenle oluşan bir durumdur. Örneğin, göz kapağı üzerindeki bir kitle veya tümör, mekanik ptosise yol açabilir.
- Myojenik Ptosis: Göz kapağı kaslarında doğrudan bir sorun olduğunda meydana gelir. Örneğin, Horner sendromu gibi bir durumda, göz kapağı kasları etkilenir ve ptosis oluşur.
PTOSİS’İN ÇOCUKLUK ÇAĞINDA ÖNEMİ:
Çocukluk çağındaki ptosisin erken teşhisi ve tedavisi çok önemlidir. Geç tedavi edilen ptosis görme tembelliğine neden olur. Özellikle bebeklerde göz bebeğini kısmi veya tam örten üst göz kapağı görme tembelliğine neden olduğu için acilen cerrahi olarak tedavi edilmelidir. Göz bebeğini örtmeyen ptosis için ergenliğe kadar beklenebilir. Ergenlik sonrası tedavi kozmetik sorunun çözümüne yöneliktir.
Web sitemizin içeriği bilgilendirme amacıyla
oluşturulmuştur. Teşhis ya da tedavi
önerisi niteliğinde değildir. Kesin tanı ve tedavi için bir göz hekime müracaat
edilmesi gerekmektedir.
Comments are closed