GLOKOM (Göz Tansiyonu)
- Glokom Nedir?
- Normal Göz İçi Basıncı Kaç Olmalıdır?
- Kornea Kalınlığının Göz İçi Basıncıyla İgisi Var Mıdır?
- Glokom Hastalığının Sebepleri Nelerdir?
- Kaç Çeşit Glokom Vardır?
- Birinci Derece Akrabalarında Glokom Öyküsü Olan Bireyler Hangi Sıklıkla ve Nasıl Takip Edilmelidir?
- Glokom Nasıl Teşhis Edilir, Hangi Testler Yapılır?
- Glokomun Tedavisi Nasıldır?
- SLT (Selektif Lazer Trabeküloplasti)
Glokom, göz içi basıncına bağlı, ki bu genellikle yüksek göz içi basıncına bağlıdır, kalıcı optik siniri hasarı oluşması durumudur.
Göz içindeki sıvı (aköz humor), göz içinde Silier Cisimden üretilir, göz bebeğinin arkasından göz bebeğini takiben ön kısma geçer ve normalde göz içinden Trabekülum denilen drenaj sistemi yoluyla boşaltılır.
Glokom genellikle göz içindeki sıvının drenajının engellenmesi veya azalması sonucu oluşur. Bu durumda, göz içindeki sıvı normalden daha yavaş drenaj edilir. Sonuç olarak, göz içi basıncı artar.
Yüksek göz içi basıncı, optik sinirdeki kan damarlarının sıkışmasına ve optik sinir liflerinin beslenmesinde bozulmaya yol açar. Bu durum, optik sinir liflerinin hasar görmesine ve optik sinir liflerinden gelen görme bilgisinin beyne iletilmesinin bozulmasına neden olur. Eğer glokom kontrol altına alınmazsa, ilerleyen optik sinir hasarı kalıcı görme kaybına ve hatta körlüğe neden olabilir.
Göz içi basıncı yani göz tansiyonu normal değeri 10-21 mmHg dir.
Evet vardır. Kornea kalınlığı 550 mikronu geçiyorsa göz içi basıncı ona göre hesaplanmalıdır.
- Göz içi sıvı drenaj sistemindeki bozukluklar: Normalde göz içindeki sıvı üretilir ve drenaj sistemi yoluyla gözden boşaltılır. Bu sistemin herhangi bir yerindeki tıkanıklık veya engeller, sıvının drenajını zorlaştırarak göz içindeki basıncın artmasına neden olabilir.
- Genetik faktörler: Glokom, aile geçmişi olan bireylerde daha yaygın olarak görülür. Bu da genetik faktörlerin glokom gelişiminde rol oynayabileceğini düşündürmektedir.
- Yaşlanma: Yaşlanma, glokom riskini artırabilir. Yaşla birlikte göz içindeki sıvı drenaj sistemi etkilenerek glokom gelişimine katkıda bulunabilir.
- Diğer sağlık durumları: Hipertansiyon gibi sistemik hastalıkların varlığı, göz tansiyonunu artırarak glokom riskini artırabilir.
- Göz travmaları veya cerrahisi: Göz travmaları veya önceki göz cerrahisi, göz içindeki anatomik yapıyı etkileyebilir ve glokom gelişimini tetikleyebilir.
- Primer Açık Açılı Glokom
- Normal Basınçlı Glokom
- Primer Açı Kapanması Glokomu
- Pseudoeksfoliatif Glokom
- Pigmenter Glokom
- Neovaskular Glokom
- Enflumatuar (Üveitik) Glokom
- Göz Merceğine Bağlı Glokom
- Travmatik Glokom
- Okülar Hipertansiyon
- PRİMER AÇIK AÇILI GLOKOM:
En sık rastlanan glokom türüdür. Kırk yaşın üzerinde ve genel nüfusun % 1 inde görülür. Her iki cinsiyette de eşit oranda görülür.
Risk Faktörleri:
- Yaş: En sık 65 yaş üstünde kişilerde görülür.
- Irk: Zencilerde beyazlara oranla daha sık görülür.
- Aile Hikayesi: Ailesinde primer açık açılı glokom görülenlerde daha sık görülür.
- Miyopi: Miyoplarda daha sık görülür.
- Retinal Hastalıklar: Santral retinal ven tıkanıklığı olan kişilerde, yırtıklı retina dekolmanı olanlarda ve gece körlüğü olanlarda daha sıklıkla görülür.
- PRİMER AÇI KAPANMASI GLOKOMU VE ÖNEMİ:
Açı kapanması glokomu, göz içi basıncının ani ve çok yükselmesine bağlı, acil müdahele gerektiren bir glokomdur. Normalde, göz içindeki sıvı, göz içinden dışarıya drenaj edilir. Ancak açı kapanması glokomunda, göz içindeki sıvı normal şekilde dışarıya drenaj edilemez çünkü iris (göz rengini veren kısım) ve kornea arasındaki açı kapanır. Bu durum, göz içi basıncının artmasına ve optik sinir liflerine zarar vermesine yol açar.
Açı kapanması glokomu, ani ve şiddetli göz ağrısı, bulanık görme, ışığa duyarlılık ve bazen mide bulantısı ve kusma gibi semptomlarla ortaya çıkabilir. Bu semptomlar acil tıbbi müdahale gerektirebilir.
- Açı kapanması glokomunun tedavisi genellikle şu şekillerde yapılır:
- Acil Müdahale: Akut bir kriz sırasında, hastanın göz içi basıncını hızla düşürmek için ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlar genellikle damla veya enjeksiyon şeklinde uygulanır.
- Lazer İle Tedavi: Açı kapanması glokomu tedavisinde sıkça kullanılan bir yöntem, periferik iridotomi adı verilen bir lazer prosedürüdür. Bu prosedür, iris üzerinde küçük bir delik oluşturarak göz içindeki sıvının drenajını artırır.
- Cerrahi Müdahale: Kronik veya tekrarlayan vakalarda, cerrahi prosedürler gerekebilir. Örneğin, trabekülektomi adı verilen bir cerrahi prosedür, göz içindeki drenaj sisteminin iyileştirilmesine yöneliktir.
- ENFLAMATUAR (ÜVEİTE BAĞLI) GLOKOM:
Üveitik glokom, üveit adı verilen gözün iltihabi bir durumu ile ilişkilendirilen bir tür sekonder glokomdur. Üveit, gözün ışığı retina tabakasına yönlendiren ön kısmındaki irisin ve çevresindeki dokuların iltihabi bir durumudur. Bu iltihap, göz içi basıncını artırabilir ve dolayısıyla glokom gelişmesine neden olabilir.
Üveitik glokom, üveitin göz içi basıncını artırarak glokom gelişimine neden olduğu bir komplikasyonudur. Göz içi basıncındaki artış, optik sinir liflerine baskı yaparak görme kaybına neden olabilir.
Üveitik glokomun belirtileri, hem üveit hem de glokomun belirtilerini içerebilir. Bunlar arasında şunlar yer alabilir:
- Göz Ağrısı: Şiddetli veya rahatsız edici göz ağrısı hissi, birçok üveit vakasında görülebilir.
- Kızarıklık ve Şişlik: Gözün kızarması ve şişmesi, üveitin belirtilerindendir.
- Bulanık Görme: İltihap nedeniyle görüntülerin net olmaması.
- Işık Hassasiyeti: Işığa karşı artan hassasiyet.
- Göz İçi Basıncında Artışa Bağlı Belirtiler: Baş ağrısı, bulanık görme, gözde ağrı veya basınç hissi gibi glokom belirtileri.
Üveitik glokomun tedavisi, hem üveit hem de glokomun tedavisini içerebilir. Tedavi, genellikle göz içi basıncını düşürmeyi, iltihabı kontrol altına almayı ve optik sinir liflerini korumayı amaçlar. Bu tedavi genellikle göz damlaları, oral ilaçlar, steroid enjeksiyonları veya anti-enflamatuar ilaçlarla sağlanır.
Takipte, göz tansiyonunun ölçülmesi, görme alanı muayenesi, OCT(Optik Koherens Tomografi) ve oftalmoskopi yapılır.
Birinci derece akrabalarında glokom öyküsü olan bireyler 40 yaşından itibaren taranmalıdır. İlk değerlendirmenin normal olması koşuluyla, sonraki inceleme 50 yaşına kadar 2 yıllık aralıklarla ve daha sonra yılda bir yapılmalıdır.
Hastanın şikayeti sorulduktan sonra iyi bir aile hikayesi alınmalı ve ailede birinci derece akrabalarda göz tansiyonu olup olmadığı sorgulanmalıdır. Görme keskinliğine bakılmalı. Az görme varsa sebebi araştırılmalıdır. Biyomikroskop (Yarık lamba) ile göze bakılıp göz tansiyonu bulgusu olup olmadığı değerlendirilmelidir. Gonyoskop ile açıya bakılmalı ve glokomun tipi tayin edilmelidir. Aplanasyon tonometresi ile göz tansiyonu ölçülmeli, fundus muayenesi ile optik sinir başı değerlendirilmelidir. Pakimetre ölçümü yapılmalı ve kornea kalınlığına bakılmalıdır. Teşhis ve takipte görme alanı ve OCT testleri yapılmalıdır.
- Görme Alanı Testi: Göz tansiyonunun teşhis ve takibinde kullanılan bir testtir. Hastanın önce bir gözü kapatılır ve sabit bir noktaya bakarak gözünü oynatmaması söylenir. Yarım küre şeklindeki ekrana değişik yönlerden ve farklı şiddetlerle ışık gönderilir. Hastadan bunları fark ettiği ilk anda düğmeye basması söylenir. Bilgisayar ortamında sonuçlar kaydedilerek çıktı alınır ve hastalığın teşhisi konmaya çalışılır. Aynı işlem diğer göz için de yapılır. Bu test 6 ayda veya yılda bir tekrarlanır.
- OCT (Optik Koherens Tomografi): Göz içindeki yapıları detaylı bir şekilde görüntülemek için kullanılan bir tıbbi görüntüleme tekniğidir. Bu teknoloji, göz doktorlarına retina, optik sinir lifleri ve gözün diğer önemli yapıları hakkında bilgi sağlar. OCT, göz içindeki mikroskopik yapıları yüksek çözünürlüklü bir şekilde görüntüleyebilir ve bu sayede göz hastalıklarının teşhisinde ve takibinde önemli bir araç haline gelmiştir.
OCT cihazı, bir interferometri prensibine dayanır. Işığın bir hedefe gönderilmesi ve yansıyan veya saçılan ışığın alınması yoluyla, hedefin iç yapısı hakkında bilgi elde edilir. Göz içindeki dokuların optik özellikleri, ışığın bu dokulardan yansımasını veya saçılmasını etkiler. OCT, bu yansımaları veya saçılmaları analiz ederek, gözün iç yapısını görüntüler.
OCT'nin kullanım alanları şunlardır:
- Retina Hastalıkları: Özellikle makula dejenerasyonu, retina yırtıkları, retina ödemi gibi hastalıkların teşhisi ve takibi için OCT yaygın olarak kullanılır.
- Glokom: Optik sinir liflerinin kalınlığını ve retina tabakalarının yapısını değerlendirerek glokomun teşhisinde ve ilerlemesinin izlenmesinde yardımcı olabilir.
OCT, yüksek çözünürlüklü görüntüler elde etme yeteneği sayesinde göz doktorlarına hastalıkların erken teşhisi ve tedavi planının belirlenmesi konusunda önemli bilgiler sağlar. Bu da hastalar için daha iyi sonuçlar ve daha etkili tedavi yöntemleri anlamına gelir.
Glokomun tedavisi, hastalığın tipine, şiddetine ve bireysel faktörlere bağlı olarak değişebilir. Glokom, genellikle göz içi basıncının kontrol altına alınmasını ve optik sinir liflerine olan baskının azaltılmasını ve böylece optik sinirin korunmasını hedefler. Tedavi yöntemleri şunları içerir:
- Göz Damlaları: Göz içi basıncını düşürmek için reçeteli göz damlaları kullanılır. Bu damlalar genellikle göz içi sıvının drenajını artırır veya göz içindeki sıvı üretimini azaltır.
- Oral İlaçlar: Bazı durumlarda, göz damlaları yeterli olmayabilir ve oral ilaçlar reçete edilebilir. Bu ilaçlar genellikle göz içi basıncını düşürmeye yardımcı olur.
- Lazer Prosedürleri: Lazer trabeküloplastisi (SLT) veya lazer iridotomi gibi prosedürler, göz içi basıncını düşürmek için kullanılabilir. Bu işlemler genellikle cerrahi prosedürlerden daha az invazif oldukları için tercih edilebilirler.
- Cerrahi Müdahale: Göz içi basıncını kontrol altına almak için bazı durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. Trabekülektomi veya göz içindeki drenaj sistemini iyileştirmeyi amaçlayan diğer cerrahi prosedürler bu kategoriye girer.
- Kombine Tedaviler: Bazı durumlarda, birden fazla tedavi yöntemi bir arada kullanılabilir. Örneğin, göz damlaları ve lazer prosedürleri bir arada kullanılabilir.
Tedavi seçenekleri, hastalığın tipine ve ilerlemesine bağlı olarak değişebilir. Glokomun erken teşhisi ve tedavisi, görme kaybının ilerlemesini yavaşlatmak veya durdurmak için hayati önem taşır. Bu nedenle, düzenli göz muayeneleri yapmak ve belirtileri takip etmek önemlidir.
Göz içi basıncını düşürmek için kullanılan bir lazer tedavi yöntemidir. Özellikle açık açılı glokom gibi göz içi basıncının yüksek olduğu durumlarda uygulanır. SLT, göz içindeki trabeküler ağ (drenaj sistemi) üzerinde seçici olarak etki eden bir lazer türüdür.
SLT'nin çalışma prensibi, lazer ışığının göz içindeki trabeküler ağ dokusuna etki ederek, bu dokunun drenaj kapasitesini artırmak için mikroskobik delikler oluşturmasıdır. Bu delikler, göz içi sıvısının daha serbestçe akmasını sağlar ve böylece göz içi basıncını düşürür.
SLT'nin avantajları şunlardır:
- Selektif Etki: Diğer lazer tedavi yöntemlerine kıyasla, SLT göz içindeki dokulara daha seçici bir şekilde etki eder. Bu, sağlıklı dokuların zarar görmemesini ve yan etkilerin azalmasını sağlar.
- Tekrarlanabilirlik: SLT, ihtiyaç duyulduğunda tekrarlanabilir. Diğer bir deyişle, etkisi azaldığında veya göz içi basıncı tekrar arttığında tekrar uygulanabilir.
- Yan Etki Riski Düşüklüğü: Diğer lazer tedavilerine kıyasla, SLT'nin yan etki riski daha düşüktür.
SLT genellikle göz içi basıncını düşürmek için kullanılan diğer tedaviler etkisiz olduğunda veya çoklu göz tansiyonu ilaçları kullanan kişilerin ilaç sayısının azaltmak için tercih edilir.
Web sitemizin içeriği bilgilendirme amacıyla oluşturulmuştur. Teşhis ya da tedavi önerisi niteliğinde değildir. Kesin tanı ve tedavi için bir göz hekime müracaat edilmesi gerekmektedir.
Comments are closed